İslam Kütüphanesi

Bir ateistin soruları

Bir ateistin soruları
Bu yazıyı sesli olarak dinleyebilirsiniz
Ses dosyasını dinlemek için Flash Player gereklidir.

İslamiyet ve kölelik

Sual: Köleliği yasaklayan, âyet veya hadis var mı?
CEVAP
Dinimizde kölelik yoktur. Kölelik, İslamiyet’ten önce var idi. Yani köleliği İslamiyet getirmedi. Dinimiz, bu var olan köleliğe ait hükümleri bildirdi ve tedrici olarak kaldırılması için, gerekli hükümler koydu.

Üç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Yemin kefareti, on fakiri yedirmek, giydirmek veya bir köle azat etmektir.) [Maide 89]

(Kölelere
, iyilik edin.) [Nisa 36]

(Savaşta alınan esirlere iyilik edin veya fidye alarak bırakın.)
[Muhammed 4]

Üç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Azat edilen kölenin her uzvu için, azat edenin o uzvu, Cehennemden kurtulur.) [Buhari]

(Köleye yediğinizden yedirin, güç iş vermeyin ve onu hiç üzmeyin.)
[Ebu Davud]

(Kölesine kötü davranan Cennete giremez.)
[Tirmizi]

İslam ülkelerindeki kölelik, eski Mısır, Yunan ve Roma’daki gibi bir esaret değildi. Bir batılı ilim adamının, basında yer alan itirafı:
Ortadoğu uzmanlarından, Fransa’da Aix-en-Provence Üniversitesi'nde Siyasi ve Kültürel Antropoloji dersi veren, Fransız siyaset bilimcisi Bruno Etienne şöyle diyor:
“Osmanlı İmparatorluğundaki köleler, bugünün sözde özgür bireylerinden daha çok özgürlüğe sahiptiler.” (Y. Şafak, 21.10.2002)

Not:
Bu hususta geniş bilgi için, (Kölelik ve Dinimiz) maddesine bakınız.

Kürsü ne demektir?
Sual:
Bekara suresi 255. âyette, (Allah’ın kürsüsü) olduğu bildiriliyor. Bunun anlamı nedir?
CEVAP
O kısmın meali şöyledir:
(Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadan kim şefaat edebilir? Onların [kulların] geçmişte ne işlediklerini ve gelecekte ne işleyeceklerini bilir, Kullar ise, O’nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü [saltanatı, kudreti] gökleri ve yeri kapladı. Gökleri ve yeri korumak, gözetmek, O’na hiç zorluk vermez. O, çok yüce ve çok büyüktür.) [Bekara 255]

Âyet-i kerimenin devamında, (Gökleri, yeri koruyup gözetmek ona zorluk, ağırlık vermez) buyuruluyor. Demek ki, kürsi, bu işi koruyup gözetme kudretidir. Yani onun saltanatı, gücü, kudreti demektir.

Hazret-i Nuh’un gemisi
Sual:
Nuh’un gemisine, 6 milyon hayvan türü, her türden de birer çift nasıl sığdı?
CEVAP
Bu hayvan türleri içinde, bit, pire, sinek gibi küçük hayvanlar çoğunlukta idi. Büyük hayvanlar bildiğimiz hayvanlardır. Onların sayısı da yüzü geçmez. Gemi çok büyük idi, aylarca, hatta yıllarca imal edildi. 6 değil, 12 milyon hayvan türünü içine alacak kapasitede idi. Allahü teâlânın kudretinden şüphe edilemez.

Kâbe’ye giren emniyettedir
Sual: Kur’anda, (Oraya yani Kâbe’ye giren emniyette olur) deniyor. Abdullah bin Zübeyr, Kâbe’nin içinde enkaz altında kalarak öldü. Bu apaçık bir çelişki değil mi?
CEVAP
Abdullah bin Zübeyr, Kâbe içinde enkaz altında ölmedi. Haccac tarafından şehid edildi. Ölmüş olsa da fark etmez. (Oraya giren güvende olur) demek, (Oraya girene güven verin) demektir. Böyle âyet-i kerimeler çoktur. Mesela şu âyet-i kerimeye benzer:
(Hacda kadına yaklaşmak, günah işlemek ve kavga etmek yoktur.) [Bekara 197]
Bu ise, (Hanımınıza yaklaşmayın, günah işlemeyin ve kavga etmeyin) demektir.

(Benim evime giren güven altındadır) diyen bir kimse, bu sözüyle, sözü geçtiği kimselere; (Bundan vazgeçin, ona ilişmeyin. Ben ona eman verdim ve siz de dokunmayın) demek olduğu gibi, işte Allahü teâlânın, (Oraya giren emin olur) emri de böyledir.

Peygamber efendimiz Mekke’yi fethederken buyurdu ki:
(Ebu Süfyan’ın evine giren emin olur, öldürülmekten kurtulur.) [Müslim]

Hazret-i Ebu Süfyan, Mekke’ye gidip Kureyş müşriklerini İslam’a davet etti. İslam ordusunun, şehre girmek üzere olduğunu haber verdi. (Müslüman olanlar ve benim evimle Mescid-i harama sığınanlar hariç, herkes kılıçtan geçirilecektir) dedi. Bu iki yere sığınanlar kurtuldu. Ama diyelim, biri çıksa, Kâbe’ye gireni de, Ebu Süfyan hazretlerinin evine gireni de öldürse, Resulullahın sözünde çelişki mi olur? Bu söz, biz oraya gireni öldürmeyiz demektir.

Bu âyet-i kerimde de, (Oraya giren öldürülmez, emin olur) deniyor. Yani söz dinleyen Müslümanlar oraya gireni öldürmez demektir. Orada kendisi ölebilir veya zalimin birisi oraya sığınanı öldürebilir. Bunlar farklı şeyledir. Âyet-i kerimelerde çelişki aramak güneşi balçıkla sıvamaya kalkmaya benzer.


İblis melek mi, cin mi?
Sual:
Kehf suresi 50. âyette, İblis'in hem melek, hem de cin olduğu yazıyor. Bu nasıl mümkün oluyor?
CEVAP
Dediğiniz gibi yazmıyor, bunu siz uyduruyorsunuz. O âyet-i kerimenin meali şöyledir:
(Meleklere, Adem'e secde edin demiştik. İblis’ten başka hepsi secde etmişti. O, cinlerden idi. Rabbinin emrini dışına çıktı. Ey insanoğulları! Siz Beni bırakıp onu ve soyunu dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Kendilerine yazık edenler için bu ne kötü mübadeledir, takastır.) [Kehf 50]

Ateşten yaratılan İblis, nurdan yaratılan melekler arasında idi, onlara hocalık yapıyordu. Melekler topluluğunda olduğu için, (Bu topluluğa, secde edin emri verdik, cin taifesinden olan İblis, secde etmedi) deniyor.


Zalimler ve hidayet
Sual:
Maide suresi 51. âyetinde, (Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez) deniyor. Taif, zalimler topluluğu idi, çünkü peygamberi taşlamışlardı. Fakat Allah onlara hidayet verdi. Bu âyet ile bu olay tezat değil mi?
CEVAP
Zalimler topluluğuna, zulümleri devam ederken hidayet vermez, ama, zulmü bırakınca zalim olmaktan kurtulur. Bir ateist de, bu haliyle Cehennemlik iken, iman ederse Cennetlik olur. Bunun tezatlıkla ne alakası var ki? Zulmü bıraktılar, tevbe ettiler, taşladığımıza pişman olduk dediler, af dilediler ve Müslüman olmakla şereflendiler. Bir ateist de, yıllarca Allah’a karşı takındığı tavrı bırakırsa, iman ederse, o da temiz bir Müslüman olur.


Akraba evliliği
Sual:
Ahzab suresi 50. âyette, peygambere, kuzenleri ile evlenmenin helal kılındığı bildiriliyor. Halbuki bilim, akraba evliliğine karşı çıkıyor. Kur'an ile bilim çatışıyor mu?
CEVAP
Günümüzde de, akraba evliliği yapılıyor ama, onlardan sakat doğanlara çok az rastlanıyor. Akraba olmadığı halde de, sakat doğanlar oluyor. O zaman, yabancı ile de, evlenmek bilimle çatışıyor denmez. Dinimizde, kuzen ile evlenmek tenzihen mekruhtur. İhya’da bildirilen hadis-i şerifte, (Kuzenlerle, evlenince çocukları zayıf, hastalıklı olabilir) buyuruluyor. Demek ki, Peygamber efendimiz de bunu tavsiye etmiyor. Allahü teâlâ ona helal kılmışsa, kim ne diyebilir ki? Kanunu koyan odur. Âdem aleyhisselam zamanında da, farklı emirler bildirmişti. Niye böyle emrediyorsun demeye, kimin hakkı olur ki?

Sünnet olmak
Sual:
Sünnet olmak, hakkında hadis var mıdır?
CEVAP
Evet, vardır. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Fıtri sünnet beştir: Sünnet olmak, kasıkları temizlemek, tırnak kesmek, koltuk altını temizlemek ve bıyık kesmek.) [Buhari]

Kadınları dövmek
Sual:
Allah, Kur’anda, niye (kadınları dövün) diyor ki?
CEVAP
Bir karıncayı hatta bir buğday tanesini yaratmaktan aciz insan, kâinatı yaradan yüce rabbimizin emrini hangi hakla sorgulayabilir ki? Âyetin bir kısmını değil tamamını almak gerekir. Siz üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek için âyetleri eksik alıyorsunuz.

Bu âyet-i kerimenin meali şöyledir:
(Erkekler, kadınlar üzerine hakimdir [aile reisidir.] Çünkü, Allahü teâlâ, bazı kullarını, bazı hususlarda bazısından üstün yaratmıştır. Hem de, erkekler, kendi mallarını, onlar için sarf ederler. Kadınların iyileri, Allahü teâlâya itaat eder ve kocalarının haklarını gözetirler. Kocaları hazır olmadıkları zaman, onların namuslarını ve mallarını, Allah’ın yardımı ile korurlar. Hıyanet etmesinden korktuğunuz kadınlara, karı koca haklarını öğretin ve tatlı sözlerle nasihat edin, onları yatağınızdan ayırın. Yine de, uslanmaz iseler, hafif dövün! Uslanırlarsa, onları üzecek şey yapmayın, kendilerini incitecek bahane aramayın.) [Nisa 34]

Görülüyor ki, mala ve namusa hıyanet etmeyen kadınları dövmek değil, onları hiçbir suretle üzmek caiz değildir. Namusa ve mala hıyanet edenlere, her hükümet, her kanun, ağır ceza yapmaktadır. İslamiyet, kadınlara, çok kıymet verdiği, çok acıdığı için, hain olanlarını kanun pençesine düşürmeden önce, hafif vurmakla ıslah edilmelerinin de, tecrübe olunmasını emretmektedir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir erkek, hanımını döverse, kıyamette onun davacısı ben olurum.) [R.Nasıhin]

Dünya işlerindeki kusuru için, dövmek şöyle dursun, acı, sert bile söylenmez. (S. Ebediyye)

Allah’tan başka yaratıcı yoktur
Sual:
Araf suresinin 11. âyetinde, Allah biz yarattık diyor. Birden çok ilah mı vardır?
CEVAP
Bu âyet-i kerimenin meali şöyledir:
(Sizi yarattık, sonra şekil verdik, sonra meleklere, "Adem'e secde edin" dedik; İblis'ten başka hepsi secde etti, o secde edenlerden olmadı.) [Araf 11]

Buradaki ve diğer âyetlerdeki yarattık, şekil verdik gibi ifadeler için, başka yaratıcılar da var sanmak yanlıştır. Büyüklüğünü, her şeye malik, hakim olduğunu bildirmek için Ben yerine Biz diyor. Mesela Resulullaha hitaben, (Biz sana Kevseri verdik) buyurdu. Verilen şey, verenin büyüklüğüne göre kıymet ve büyüklük kazanır. Verenin ve verilen şeyin kıymetinin büyüklüğünü bildirmek için (Biz sana Kur'an-ı azimi verdik) de buyuruyor. (Hicr 87)

Türkçe’de bile, bir kişi, (Biz şöyle yaparız) der. Bunun çoğul ile alakası yoktur.


Allah salevat getirir mi?
Sual:
Ahzab suresi 56. âyette, Allah’ın, peygambere salavat getirdiği yazıyor. Allah salevat getirir mi hiç?
CEVAP
O âyet-i kerimenin meali şöyledir:
(Allah ve melekleri, Peygambere salat ederler; ey müminler, siz de, ona salat edin.) [Ahzab 56]

Salat, dua, övme, rahmet, şefaat gibi anlamlara gelir. Bu âyet-i kerimede Allahü teâlânın, Peygamber efendimizi övdüğü, ona rahmet ettiği bildiriliyor. Meleklerin salatı ise, ona duadır. Müminlerinki ise, onun şefaatini talep etmektir.

Allah beddua eder mi?
Sual:
Neden Allah, Kur’anda, lanet olsun, Allah kahretsin gibi ifadeler kullanıyor?
CEVAP
Kahretmek, Arapça’da bir deyimdir. Birisini kötülemek, yani onun çok kötü birisi olduğunu bildirmek için, Allah kahretsin denir. Kur’an-ı kerim, o halkın lisanı ile indi. Başka türlü bildirilse anlaşılmaz. Halkın lisanı ile yapılırsa anlaşılır. Kahretsin kelimesini, şimdi anlaşılan gibi, helak etsin manasında anlamak yanlış olur. Allahü teâlâ helak ederse, kim engel olabilir ki? Zaten o manada kahrettiklerini, (filan kavmi helak ettik, yerin dibine geçirdik) diye ayrıca defalarca bildirmektedir.

Allahü teâlâ, bir çok âyetinde, din düşmanlarına lanet etmiş, yani o kulların rahmetten uzak olduğunu bildirmiştir. Bazıları şöyledir:
(Allah’ın lâneti, inkâr edenlerin üzerine olsun.) [Bekara 89]

(Biz, kitapta açıkça belirttikten sonra indirdiğimiz açık delilleri ve hidayeti gizleyenler var ya, işte onlara, hem Allah lanet eder, hem de bütün lanet ediciler lanet eder.) [Bekara159]

(Allah inkârları yüzünden onlara [Yahudilere] lanet etmiştir.) [Nisa 48]

(Yahudiler, Allah’ın eli sıkı dedikleri için lanet onlara.) [Maide 64]

(Yahudiler, Üzeyr’e, Hıristiyanlar da İsa’ya Allah’ın oğlu dediler. Daha önce kâfir olmuş kişilerin sözlerini taklit ediyorlar. Allah onları kahretsin.) [Tevbe 30]

(Allah'ın lâneti zalimlerin üzerine olsun!) [Araf 44]

(Bozgunculara lanet olsun.) [Rad 25]

(Allah ve Resûlünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmiştir.) [Ahzab 57]

Savaşan iki Müslüman ordu
Sual:
Cemel savaşında, birbirini öldüren 15 bin Müslüman şehit mi oldu?
CEVAP
Evet, her iki taraf da şehittir. Çünkü, savaşta imanlı ölen her Müslüman şehittir. İki Müslüman birbiri ile kavga edemez mi, savaşmaz mı? Kur’an-ı kerimde iki Müslüman ordunun, birbiri ile savaşabilecekleri bildirilmiştir. İki âyet-i kerime meali:
(Müminlerden iki fırka birbiriyle dövüşürse, aralarını bulun.) [Hücurat 9]

(Elbette müminler kardeştir. Öyleyse
[ayrılığa düştükleri zaman] kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki, rahmete eresiniz..) [Hücurat 9-10]
 
Bugün 21 ziyaretçi (202 klik) kişi burdaydı!

Copyright © 2012 Gizemliilimler.Blogspot.com | Gizemli İlimler | Tüm Hakları Saklıdır | İBRAHİM KARAMAN | Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol