İslam Kütüphanesi

İslam'ın hedefi

İslam'ın hedefi
Bu yazıyı sesli olarak dinleyebilirsiniz
Ses dosyasını dinlemek için Flash Player gereklidir.
Sual: (Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur’anın hedefi değildir) deniyor. İslam’ın hedefi, bütün insanların Cennete gitmesi değil midir? Cennete de yalnız Müslüman gireceğine göre, bu söz yanlış değil mi? Diğer dinler de hak ise, Allah İslamiyet’i lüzumsuz yere mi gönderdi?
CEVAP
Hâşâ, Allahü teâlâ lüzumsuz iş yapmaz. Yarattığı bütün varlıkların, arıdan deveye kadar, taştan toprağa kadar, yerden göğe kadar, hepsinin bir hikmeti vardır. Faydasız ve hikmetsiz bir şey yaratmamıştır. Gönderdiği İslamiyet ise, bütün insanları iki cihan saadetine kavuşturacak en büyük nimettir. Allahü teâlâ cihadı, bütün insanların sonsuz saadete kavuşması için emretmiştir. Allahü teâlâ cihadı farz kılmakla, kâfirleri Müslüman olmakla şereflendirmeyi, onlardan cizye alarak İslamiyet’in himayesi altına girenlerin çalışmalarına, ibadetlerine karışmayıp, canlarını, mallarını, namuslarını korumayı emrediyor.

Müslüman olmayanların, huzura, barışa kavuşmaları, ancak Müslüman olmak veya cizyeyi kabul etmekle mümkündür. Kur’an-ı kerime uyulan yerlerde huzur, barış ve adalet kendiliğinden hâsıl olur. Allahü teâlâ, zaten bunun için İslamiyet’i kullarına lütfedip, ihsanda bulunarak gönderdi. Muhammed aleyhisselamın gönderilmesi, bütün insanlara rahmet oldu. İşte Müslümanlar, kâfirleri bu tek yoldan huzura, barışa kavuşturmak için cihad eder. Yeryüzündeki bütün insanların Müslüman olmakla şereflenmeleri için canlarını, mallarını feda ederler. Allahü teâlâ, bütün insanları Müslüman olmaları için yarattığını bildiriyor. Bütün insanlara, Müslüman olmalarını emrediyor. Kullarını bu saadete kavuşturmak için cihad edenlere çok sevab vereceğini söz veriyor. Cihadda ölenlere şehitlik rütbesi veriyor. Kelimetullahı yani Allah’ın kelimesini yaymak demek, kelime-i tevhidi yaymak demektir. Cihad, Kelime-i tevhidi, yani imanı yaymak demektir. İnsanlar arasında adaleti, huzuru, barışı ve emniyeti gerçekleştirmek için tek çıkar yol, dünyanın her yerine kelime-i tevhidi yaymaktır. Dünya barışı, ancak böyle sağlanabilir. (F. Bilgiler)

Cihad, bütün insanları iman etmeye çağırmak, bu çağrıyı işitmelerine ve kabul etmelerine mani olan diktatörlerle devletin savaşmasıdır. Fertlerin cihadıysa, malla, fikirle ve dua etmekle, İslam ordusuna yardım etmektir. Cihad, farz-ı kifayedir. (Dürr-ül-muhtar)

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(İman edenler, [yurtlarını, mallarını bırakıp] hicret edip, Allah yolunda cihad edenler, Allah’ın rahmetini umarlar.) [Bekara 218]

(Mal ve canlarını feda ederek din düşmanlarıyla, Allah rızası için cihad eden Müslümanlar, oturup ibadet edenlerden üstündür. Hepsine de, Cenneti söz verdim.)
[Nisa 95]

(Ey müminler, Allah’tan korkun, Ona, Onun rızasına kavuşmak için vesile arayın ve Allah yolunda cihad edin ki, kurtuluşa eresiniz.)
[Maide 35]

(İman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, Allah katında dereceleri daha üstündür. Kurtuluşa erenler de işte onlardır.) [ Tevbe 20]

(Ey Nebi, kâfirlerle [silahla] ve münafıklarla [öğütle, delille, belgeyle] cihad et, [öğüt de kâr etmezse] onlara sert davran! Onların gidecekleri Cehennem, ne kötü yerdir.) [Tevbe 73,Tahrim 9]

(Savaştan geri kalan münafıklar, Resulullahın hilafına, onun savaşa gitmesine karşılık, oturup kalmalarıyla ferahladılar ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmayıp, “Bu sıcakta savaşa gidilir mi?” dediler. Onlara, Cehennem ateşinin daha sıcak olduğunu söyle! Keşke bunu anlayabilselerdi.)
[Tevbe 81]

(Sonradan iman eden ve hicret edip sizinle beraber cihad edenler de sizdendir.)
[Enfal 75]

(Ey iman edenler, din düşmanlarının eziyetlerine sabredin! Onlarla olan cihadda üstün gelmek için, sabır yarışı yapın. Sınır boylarında, kâfirlere karşı cihad için nöbet bekleyin ve Allah’tan korkun ki, kurtuluşa eresiniz) [Al-i İmran 200]

(Gerçek müminler, Allah yolunda cihad eder, kötülenip kınanmaktan korkmaz.)
[Maide 54]
(Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, aşiretiniz
[hısım, akraba ve yakınlarınız] kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret ve meskenler, size Allah’tan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgiliyse, Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fasıklar güruhunu hidayete erdirmez.) [Tevbe 24]

(Mekke’nin fethinden önce malını veren ve cihad edene, fetihten sonra malını dağıtan ve cihad edenden daha büyük derece vardır. Allah, hepsine Cenneti vaat etti.) [Hadid 10]

(Hakiki müminler şunlardır ki, Allah ve Resulüne iman ettikten sonra, imanlarında şüpheye düşmeyip Allah yolunda malları ve canlarıyla cihad edenlerdir.)
[Hucurat 15]

(Allah’a ve Resulüne iman edip, malınızla, canınızla Allah yolunda cihad edersiniz; bunun sizin için çok hayırlı olduğunu bilmelisiniz.) [Saf 11]

(Hafif ve ağırlıklı olarak
[kuvvetli-zayıf, genç-yaşlı, zengin-fakir, yaya-atlı, silahlı-silahsız, hepiniz] savaşa çıkın, malınızla, canınızla Allah yolunda cihad edin! İyi bilin ki bu sizin için daha hayırlıdır.) [Tevbe 41]

(Yoksa Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan, Cennete gireceğinizi mi sandınız?) [Âl-i İmran 142]

Bir hadis-i şerifte de, (Cihad etmekle emrolundum. La ilahe illallah kelimesini söyleyene kadar, onlarla savaşırım) buyuruldu. (Siyer-i kebir)

İslamiyet cihanşümul bir dindir
Hazret-i Âdem’den beri gelen dinlerde, dinin adı, gönderilen peygamberin adıyla söylenirdi. Mesela, Hazret-i Musa’nın dinine Musevilik, Hazret-i İsa’nın dinine İsevilik denirdi. Her peygamber, bir bölgeye, bir kavme gelirdi. O bölgenin, o kavmin peygamberi olurdu. O din belli bir zaman yürürlükte kalırdı. Sonra yeni bir peygamberle, yeni bir din gönderilirdi.

İslamiyet ise, cihanşümul [evrensel, üniversal, küresel] olarak geldi. Bir bölgeye, bir ırka değil, bütün insanlığa, bütün dünyaya geldi. Hükümleri de, kıyamete kadar geçerli olduğu için, gönderilen peygamberin ismiyle bildirilmedi. Yani Muhammedilik denmedi. Muhammed aleyhisselamın getirdiği dine, İslamiyet dendi. Önceki dinlerin hiçbiri bozulmamış olsaydı bile, nesh edildiği, yani yürürlükten kaldırdığı için, artık o dinlerin hiç birisiyle amel etmek caiz olmaz.

Dört âyet-i kerime meali:
(Hep birlikte Allah’ın ipine [Kur’an-ı kerime, İslamiyet’e] sımsıkı sarılın!) [Âl-i İmran 103] (Herkes İslam’a sarılmalıdır.)

(Allah indinde hak din, yalnız İslam’dır.) [Al-i İmran 19] (Başka dinler hak değildir.)

(Kim İslam’dan başka din ararsa, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.) [Al-i İmran 85] (İslam’dan başkası geçersizdir.)

(Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3] (Allah’ın beğendiğini beğenmeyenlere ne demeli?)

Diğer dinler, belli bir bölgeye, belli bir kavme gönderilmişken, İslamiyet bütün dünyaya gönderildi. Peygamber efendimiz de bütün dünyadaki milletlere gönderildi. Dört hadis-i şerif meali şöyledir:
(Her nebi, kendi kavmine, bense, kızıl kara, her millete gönderildim.) [Buhari]

(Her nebiye üstün kılındığım 6 hasletten biri, bütün insanlara gönderilmemdir.) [Müslim]

(Cennete ancak Müslüman olan girer.) [Buhari, Müslim]

(Beni duyup da iman etmeyen Yahudi ve Hıristiyan Cehenneme girecektir.) [Hâkim]
 
 
Bugün 175 ziyaretçi (202 klik) kişi burdaydı!

Copyright © 2012 Gizemliilimler.Blogspot.com | Gizemli İlimler | Tüm Hakları Saklıdır | İBRAHİM KARAMAN | Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol