Forum
=> Daha kayıt olmadın mı?Forum - Adaletin ve huzurun kaynağı
Burdasın: Forum => İslami Makaleler => Adaletin ve huzurun kaynağı |
|
VURGUN (şimdiye kadar 653 posta) |
Adaletin ve huzurun kaynağı 08.03.2010 Allahü teâlâ, insanları zayıf ve muhtâç olarak yaratmıştır. Giyecek, yiyecek, barınacak, düşmandan korunmak gibi ve dahâ nice şeylere muhtâçtırlar. Bir kimse, kendi ihtiyâçlarını tek başına hâzırlayamaz ve buna ömrü de yetmez. İnsanların ortaklaşa çalışmaları, birlikte yaşamaları lâzımdır. Biri yaptığı âleti başkasına verir, ondan da, kendine lâzım olan başka bir şey alır. Bu ortaklık ihtiyâcına, “İnsan medenî olarak yaratılmıştır” denir. Medenî yani birlikte yaşayabilmek için, adâlet lâzımdır. Çünkü herkes, muhtâç olduğuna kavuşmak ister. Bu arzûya, şehvet denir. Arzû ettiğini başkası alırsa, alana kızar. Aralarında çekişme, zulüm, işkence başlar ve topluluk parçalanır. Zira şehvet ve öfke, yaratanı hâtırlamaya mâni olur. Adâlet, bir âmirin, bir hâkimin, memleketi idâre için koyduğu kanûn, kâide, çizdiği hudût içinde hareket etmektir. Zulüm ise, bu kanûnun, bu hudûdun, bu dâirenin dışına çıkmaktır. Sosyal adâlet, herkes çalıştığının, yaptığının karşılığına kavuşur, alın terinin, bileğinin emeğini alır demektir. Hadîs-i şerîfte; (İşçiye, alnının teri kurumadan hakkını veriniz) buyurulmuştur. Bir toplulukta, insanlar arasındaki münasebetleri, alışverişi, karşılıklı hakları, vazifeleri düzenlemek, adâleti sağlamak için, bir ölçü lâzımdır. Bu ölçüyü, insanlar kendileri hazırlarsa, yine anlaşmazlıklar çıkar, karışıklıklar olur. Bunun için bu ölçüyü, insanların üstünde bir âdil varlığın bildirmesi lâzımdır. Bu ölçü, Allahü teâlânın gönderdiği dinlerdir. Nelerin hak ve vazife olduğunu, ancak her şeyi yaratan Allahü teâlâ bilir. Dünyâdaki bütün adâlet kaideleri, ahlâk prensipleri, Kur’ân-ı kerîmden alınmıştır. Zilzâl sûresinin 7. ve 8. âyet-i kerîmelerinde meâlen; (Zerre kadar iyilik yapan, onun mükâfâtına, zerre kadar kötülük yapan da, onun karşılığına kavuşur) buyurulmuştur. Kur’ân-ı kerîme uyulan yerlerde huzûr, barış ve adâlet kendiliğinden hâsıl olur. Zâten Allahü teâlâ, bunun için İslâmiyyeti kullarına göndermiştir. Muhammed aleyhisselâmın gönderilmesi, bütün insanlara rahmet olmuştur. Allahü teâlânın, Muhammed aleyhisselâm ile herkese gönderdiği en son din olan İslâmiyyet, bütün insanlara, hayvanlara, dirilere, ölülere yani her şeye, râhatlık kazandırmayı, huzûru, adâleti emretmektedir. Nahl sûresinin 90. âyetinde meâlen; (Allah, adâleti, iyilik yapmayı, akrabâya bakmayı emreder. Hayâsızlığı, fenâlığı ve haddini aşmayı meneder) buyurulmuştur. Kendi zevklerine, şehvetlerine düşkün olanlar, kendilerini üstün görenler, Allahü teâlânın bildirdiği hükümleri beğenmez, bunlara uymak istemez ve başkalarının haklarına saldırırlar. Allahü teâlânın bildirdiği hükümlere uyana sevâb, uymayana azâb olacağı bildirilince, dinin bildirdiği düzen kuvvetli olur, anlaşmazlıklar ortadan kalkar. Bu sebeple, hükümleri koyanın, bildirenin, cezâyı verecek olanın tanınması, bilinmesi lâzımdır. Bunun için, imân edenlerin ibâdet yapmaları emrolunmuştur. İbâdet yapmakla, insanlar arasındaki adâletin, huzûrun temin edilmesindeki hükümleri koyan, bildiren Allahü teâlâ hatırlanmış olmaktadır. İbâdet etmek ise, Allahü teâlânın varlığını, Peygamberini, âhiretteki ni’metleri ve azâbları tasdîk etmekle, inanmakla başlar. Emredilen ibâdetleri yapmakla, üç şey hâsıl olur: Birincisi, insan, şehvetine uymaktan kurtulur. Kalbi ve rûhu temizlenir. İkincisi, insanda, tecrübe ve his organları ile elde edilemeyen başka bilgiler, zevkler hâsıl olur. Üçüncüsü, iyilere ni’metler, kötülük yapanlara azâb yapılacağı düşünülünce, insanlar arasında adâlet hâsıl olur. Netice olarak tarihte, İslâm dîninin güzel ahlâkı ile bezenmiş, birbirlerini seven, yardımlaşan, çeşitli ırklardan, büyük insan topluluklarının, Osmanlıda olduğu gibi, birleştiklerini biliyoruz. Böyle toplulukları ayakta tutan temel, Allahü teâlânın emrettiği çalışkanlık, adâlet, iyilik, saygı gibi İslâm dininin bildirdiği esâslar olmuştur... |
Bütün konular: 2323
Bütün postalar: 2386
Bütün kullanıcılar: 23
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse