Forum
=> Daha kayıt olmadın mı?Forum - ABDULLAH HASÎB YARDIMCI
Burdasın: Forum => Büyük Âlimlerin Hayatı => ABDULLAH HASÎB YARDIMCI |
|
EDEB (şimdiye kadar 1527 posta) |
ABDULLAH HASÎB YARDIMCI Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddîn Efendinin halîfelerinden Mustafa Feyzî Efendinin talebesi. İsmi, Abdullah Hasîb olup soy ismi Yardımcı'dır. Babası "Muâvin" nâmı ile bilinen Hâlis Efendioğlu Ali Efendi olup, Serez'de Câmi-i Atik imâmı, aynı zamanda Serez Rüşdiyesinde öğretmen ve müdür muâvini idi. 1863 (H.1280) senesinde Serez'de doğdu. 1949 (H.136 senesinde İstanbul'da vefât etti. Kabri Edirnekapı Sakızağacı kabristanındadır. Serez'de dünyâya gelen Abdullah Hasîb Efendi, ilk tahsîlini memleketinde yaptı. Orta tahsîlini Serez Rüşdiyesinde gördü. Daha sonra İstanbul'a gönderilerek Çarşamba semtindeki Mahmûd Ağa medresesine devâm etti. Orada on sene kadar ilim tahsîl etti. 1893 senesinde Tokatlı Hacı Şâkir Efendiden müderrislik icâzeti aldı. Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddîn Efendi de bu icâzet merâsiminde bulundu. Sandıklılı Hasan Efendiye de intisâb etti. Ayrıca Arap Hocadan "Tashîh-i hurûf" ve Hacı Nûri Efendiden kıraat (Kur'ân-ı kerîmi okuma) dersleri alarak kendine kırâat icâzeti verildi. Serez'e giderek babasının imâmlık yaptığı Câmi-i Atik'de vazife aldı. Orada Buhârî dersleri okuttu. Pekçok talebe ve hâfız yetiştirdi. 1924 senesinde tekrar İstanbul'a gelip Eyüp Semtinde yerleşti. Abdülazîz Bekkine ve MehmedZâhid Efendiler vâsıtasıyla Mustafa Feyzî Efendi ile tanıştı. Mustafa Feyzî Efendinin sohbetlerine ve derslerine devâm etti. Bu dersleri tâkib için Eyüp'ten Bâb-ı âlî'deki Fatma Sultan Câmiine kadar her sabah yaya olarak gelirdi. Daha sonra aynı câmide vazîfe alıp câminin meşrutasına yerleşti. Bilâhare Şehzâdebaşı Dâmâd İbrâhim Paşa Câmiinde İmâm-Hatiplik yaptı. Mahmûd Paşa semtinde bir ev alarak oraya taşındı. Dört defâ hacca gitti. Son zamanlarında Kapalıçarşı Câmii hatibiydi. 15 Mayıs 1949 (H.136 târihinde Cumartesiyi Pazara bağlayan gece vefât etti. Edirnekapı Sakızağacı kabristanına defn edildi. Abdullah Hasîb Efendinin dört hanımından on yedi çocuğu olmuş, bunlardan yalnız Sâmi Yardımcı Bey hayatta kalmıştır. Abdullah Hasîb Efendi uzunca boylu, beyaz sakallı, nur yüzlü, çok yumuşak, hilim sâhibi bir kimse idi. Peygamber efendimize karşı büyük sevgisi olup, hutbelerinde Peygamber efendimizden bahsederken her "Efdâl-ül-beşer" deyişinde göz yaşlarını tutamazdı. Kendisi görünüşte yumuşak olmakla berâber dînî konularda sertti. Abdullah Hasîb Efendi zâhirî ve mânevî ilimlerde zamânının önde gelen simâlarındandı. Çok oruç tutardı. Râmûz el-Hadîs kitâbını uzun müddet Bâyezîd Câmii'nde, Çarşamba günleri öğleden sonra ders olarak okuttu. ŞEFÂAT YÂ RESÛLALLAH! Abdullah Hasîb Efendinin Peygamber efendimiz için söylediği şiirlerinden: Bana evvelce gösterdin senin ol gül cemâlini Kulağıma işittirdin dahi şirin mekâlini Sonunda perdeyi çektin esirgedin visâlini Hasîb'in maksâdı ancak teşerrüftür cemâlinle Senin dîdârına geldi şefâat yâ Resûlallah! Giderse Cennet'e ahbâbu yârânım Beni nâra sokarsa cürm ü isyânım Dökülür yaşlarım hâke, çıkar eflâke efgânım Hasîb'in başlıca arzûsu Cemâlullahı görmektir Sana yalvarmaya geldi şefâat yâ Resûlallah! 1) Râmûz-ül-Ehâdîs Tercümesi önsözü |
Bütün konular: 2323
Bütün postalar: 2386
Bütün kullanıcılar: 23
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse