İslam Kütüphanesi

Forum

=> Daha kayıt olmadın mı?



Forum - DECCALİ SİSTEM OLAN MASONLUK,ALLAH I İNKAR EDER ŞEYTANA TAPAR!

Burdasın:
Forum => Serbest Kürsü => DECCALİ SİSTEM OLAN MASONLUK,ALLAH I İNKAR EDER ŞEYTANA TAPAR!

<-Geri

 1 

Devam->


aşkın gözyaşları
(şimdiye kadar 50 posta)
02.06.2012 18:58 (UTC)[alıntı yap]
Avrupa'da 14. yüzyılda, kökenleri Kabala'ya dayanan hümanist ve masonik bir örgütlenme doğmuştu. Bu örgütlenme, Allah'ı, Yahudilikte, Hıristiyanlık'ta ve İslam'da olduğu gibi, tüm kainatın yaratıcısı, hakimi ve tüm insanların tek Rabbi ve İlahı olarak görmüyordu. Bunun yerine, "Kainatın Ulu Mimarı" gibi farklı bir kavram kullanıyordu ve kast ettikleri bu varlık, onlara göre "maddesel evrenin bir parçası"ydı. Bir başka deyişle, aslında kökeni çok eskilere dayanan, ancak 14. yüzyıl Avrupası'nda günışığına çıkarılan bu gizli örgütlenme, gerçekte Allah'ı inkar ediyor ancak, "Kainatın Ulu Mimarı" kavramı ile, maddi evreni ilah olarak kabul ediyordu. Masonluğa göre bu maddi evren, daha önceki yazılarımızda da bahsettiğimiz gibi, evrim teorisine dayandırılan, sözde tesadüflerle meydana gelmiş, ezeli ve ebedi olmayan maddesel bir kavramdı. Bu çarpık inancın daha açık bir tarifini, günümüz masonlarının kendi üyelerine mahsus olarak çıkardıkları yayınlarda görmek mümkündür. Örneğin en kıdemli Türk masonlarından biri olan Selami Işındağ'ın, genç masonları eğitmek için yazdığı ve 1977 yılında sadece masonlara mahsus olarak yayınlanan Masonluktan Esinlenmeler adlı kitabında, masonların "Kainatın Ulu Mimarı" hakkındaki inançları şöyle anlatılır: Masonluk Tanrısız değildir. Ama onun benimsediği Tanrı kavramı, dinlerdekiyle aynı değildir. Masonlukta Tanrı bir yüce prensiptir. Evrimin son aşaması, doruğudur. Özvarlığımızı eleştirerek, kendi kendimizi tanıyarak, bilerek, bilim, akıl ve erdem yolundan yürüdükçe, onunla aramızdaki açı azalabilir. Sonra, onda insanların iyi ya da kötü nitelikleri yoktur. Kişileştirilmemiştir. Doğanın ve insanların yöneticisi sayılamaz. Evrendeki büyük ve yüce çalışmanın, birliğin, harmoninin Mimarıdır. Evrendeki tüm varlıkların toplamıdır. Her şeyi kapsayan total güçtür, enerjidir. Bütün bunlara karşın, onun bir başlangıç olduğu benimsenemez... Büyük bir gizem (sır)dır. (Allah’ı tenzih ederiz) Yine aynı kaynakta, masonların "Kainatın Ulu Mimarı" derken, aslında doğayı kastettikleri, yani "doğaya tapındıkları" şöyle ifade edilir. Doğa dışında bizi yöneten, düşünü ve davranışlarımızdan sorumlu bir güç olamaz.... Masonik ilke ve öğretiler, temellerinde bilim ve akıl bulunan bilimsel gerçeklerdir. Ekosizmin temel koşulu budur. Tanrı salt evrimdir. (Allah’ı tenzih ederiz.) Bunun bir ögesi de doğanın gücüdür. Böylece salt gerçek de evrenin kendisi ve onu kapsayan enerjidir. “Kainatın Ulu Mimarı” tanımlaması ile masonlar, maddesel hayali bir varlığı ifade etmektedirler. Söz konusu açıklamalarda muğlak ifadelerle tanımlanmış olan bu varlık, üst düzey masonların ritüellerine ve sözlerine bakıldığında açık ve net şekilde ortaya çıkmaktadır. Masonlar, Kainatın Ulu Mimarı tanımlaması altında, tek bir şeye tapar ve yalnızca ondan emir alırlar. Masonları yönlendiren bu güç, ŞEYTANDIR. Masonluğu Şeytan Yönetir Şeytan, Hz. Adem devrinden beri hep aynı aldatmacayla insanları saptırmaya çalışmıştır. Bu aldatmaca, Allah inancını reddeden, tüm varlıkların tesadüfen meydana geldiklerini savunan Darwinizm’dir. Masonluk da Hz. Adem devrinden beri devam eden, şeytani bir örgütlenmedir. Ve bu deccal sistemi de, şeytanın en büyük oyununu kullanarak insanları aldatır. Kendisine doğayı, şuursuz tesadüfleri ilah edinmiş olan deccali sistem masonluk, aslında yalnızca şeytana hizmet eden sapkın bir dindir. New Age akımının kurucusu ve Fransa’daki Meşrik-i Azamlığı’na bağlı 32. dereceden mason olan Madame Petrovna Blavatsky bu konuyla ilgili şunları söylemektedir: ... gezegenimizin ilahı ve tek ilah şeytandır. (Allah’ı tenzih ederiz.) 1 Mason yazar Eliphas Levi, kendi liderinin Baphomet, diğer adıyla şeytan olduğunu açıkça ifade etmektedir. Eliphas Levi’den ilginç bir alıntı şöyledir: Aydın Lucifer (şeytan), ... kutsal ruh’tur, fiziksel anlamda Lucifer ise evrendeki manyetizmanın en büyük etkenidir. 2 Albert Pike’ın kitabı Morals and Dogma (Ahlak ve Dogma) hala ABD’de İskoç Riti Masonluğu üyelerine tavsiye edilir ve iyi tanınmış mason yazarlar tarafından masonluğun Eflatunu olarak isimlendirilmiştir. 33. dereceden mason olan Albert Pike’ın Morals and Dogma adlı kitabındaki açıklaması şöyledir: LUCIFER (şeytan), ışığın kaynağı! Karanlığın Ruhu... Petrovna Blavatsky, bu kavramı şöyle özetlemiştir: Lucifer ilahi ve dünyevi bir ışıktır, ‘Kutsal Hayalet’ ve ‘Şeytan’dır... 3 Yine New Age hareketinin öncülerinden filozof mason David Spangler’in bu konudaki görüşleri ise şöyledir: Lucifer (şeytan) bize bütünlüğün son bağışını vermeye gelir. Eğer bunu kabul edersek, o zaman özgür olur ve biz de özgür oluruz. Bu Lucifer başlangıcıdır. Bu, şimdi ve önümüzdeki günlerde pek çok insanın yüzyüze geleceği bir şeydir, çünkü bu, New Age’in başlangıcıdır .” 4 Masonlar açıkça, şeytanın himayesinde hareket etmekte ve onun emirlerini yerine getirmektedirler. Bu gizli tarikatta en önemli sembol olarak kullanılan “her şeyi gören göz”, “Lucifer’in gözü” olarak tasvir edilmektedir.5 Bunun dışında tüm masonik semboller de aynı amaç için tasarlanmıştır. Tersine yıldız, Baphomet (keçi şeklinde şeytan) adını taşır ve şeytan’ın sembolüdür. Büyücülükte tersine beşgen yıldız yalnız bir amaçla kullanılır, şeytan’ın gücünü çağırmak için!6 Dolayısıyla tüm masonik semboller aslında masonluğun temelinde yatan inancı, yani şeytana tapınmayı sembolize etmektedir. Daha önce detaylarını belirtmiş olduğumuz Lucifer doktrininin fikir babası 33. Dereceden mason Albert Pike ve onun şeytan doktrini ile ilgili olarak yazar John Daniels şu açıklamayı yapmaktadır. Albert Pike, “Lucifer Doktrinini” birçok mason biraderine öğretti. En heyecanlı öğrencileri Lucifer Doktrinini en ileri seviyede uygulayan Bismarck ve Mazzini’ydi. Bu üçlü birlikte masonluğu kullanarak iki dünya savaşı çıkardılar ve bunun ardından “dünyanın Lucifer’e Tanrı olarak tapınmaya hazır olmasını” sağlayacaklardı. (Allah’ı tenzih ederiz)7 Masonların şeytan ile bağlantılarının en büyük örneklerinden birini ise, 33. derece mason olan İngiliz Alesteir Crowley teşkil etmektedir. Satanist olan Crowley, aynı zamanda Doğu Tapınakçıları Locası (Ordo Templi Orentis – OTO) üstad-ı azamdır. Crowley’in annesi, oğlunun İncil’deki Canavar’ın tezahürü olduğunu söylemektedir. “Yaşayan en kötü insan” ünvanını taşıyan Crowley, masonik ritüeller doğrultusunda, kendisi ile bağlantıda olan kişilerin büyük bir kısmının dehşet verici ölümlerine sebep olmuştur. Crowley’in, şeytana, 150 genç erkek kurban ettiği iddia edilmektedir.8 33. dereceden mason olan Crowley’in aşağıdaki şiirleri, masonik sistemin altında yatan asıl şeytani gerçeği açıkça gözler önüne sermektedir: Kanımı şeytanın ellerine bağlıyorum Bütün hepsi ellerimin arasında Sana, Canavar, senin kontrolüne, Kendimi rehin veriyorum, bedenimi, zihnimi ve ruhumu.9 Nefret edilen işime, işim üzerine yemin ederim, Her konuda dikkatsizim, fakat tek bir konuda ödül alırım, O da tanrımız olan şeytanın mutluluğudur.10 Masonluğun, Allah inancını ortadan kaldırma ve bunun yerine şeytanın buyruklarını esas alan bir deccal sistemi getirebilme gayesi, dönemin Hıristiyanları tarafından da teşhis ve ifade edilmiştir. Katolik dünyasının lideri Papa XIII. Leo'nun 1884 tarihli ünlü Humanum Genus adlı fermanında masonluk ve faaliyetleri hakkında çok önemli tespitler vardır. Papa şöyle yazmıştır: Zamanımızda masonluk isimli, çok yaygın ve kuvvetli bir örgüte sahip bir derneğin desteği ve yardımıyla, karanlık kuvvetlere tapanlar olağanüstü bir gayret içinde birleşmiş durumdalar. Bunlar artık niyetlerini gizleme ihtiyacı duymadan Tanrı'nın Yüksek Varlığı ile mücadele etmektedirler... Masonların istekleri ve bütün çabaları aynı amaca yönelmektedir: Hıristiyanlığın gereği olan her türlü sosyal ve dini disiplini tamamen yıkmak ve yerine prensiplerini natüralizmden alan ve kendi fikirlerine göre şekillenmiş yeni kuralları oturtmak.11 Papa’nın belirtmiş olduğu bu gerçek, üst düzey masonlar tarafından da çok defa dile getirilmiştir: Türk mason localarının 1923'de yayınladığı "Meşrik-i Azam İçtimai Zabıtları"nda masonların sapkın felsefeleri şöyle ifade edilmektedir: Biz artık Allah'ı hayat gayesi olarak tanımayacağız. Biz bir gaye yarattık. O gaye Allah değil, beşeriyettir. (Allah’ı tenzih ederiz) Bugün yavaş da olsa, şuuru tam manasıyla tatmin edebilecek tek ve evrensel bir [Linkleri Görmek İçin Üye Olmasınız. Üye Olmak İçin Tıklayın ! ] 11 C. L. "Mason Aleyhtarlığı", Mimar Sinan, yıl 4, sayı 13, 1973, s. 87-88 12 Mason Dergisi, Yıl:29, Sayı. 40-41, 1981, sf.105-107 13 John Daniel, Two Faces of Freemasonry, Day Publishing, 2007, s. 164-165 Şeytanın Düzeni, Mutlaka Yıkılıp Yok Olacaktır Şeytana tapan deccal sistemi masonluk, daima Allah taraftarları karşısında mağlup olacaktır. Şu an şeytana tapan masonik teşkilat dünya üzerinde güçlü gibi görünmektedir. Oysa bu aldatıcıdır. Şeytanın büyük devletleri olması, milli politikalarının olması, istihbarat örgütlerinin olması hiçbir şey ifade etmemektedir. Bu çürük sistem, Allah’ın dilemesiyle, tek bir haftada, tek bir günde, hatta tek bir anda yıkılacak bir sistemdir. Şeytanın sistemi, ne kadar güçlü görünürse görünsün, Allah’ın dilemesiyle mutlaka yerle bir olacak şekilde yaratılmıştır. Bu gerçeği tarihten görmek mümkündür. Şeytana tapan, mason liderlerin yönettiği koskoca devletler, Allah’ın dilemesiyle bir anda yıkılıp yok olmuştur. Örneğin, Hitler satanist ve masondu. Onun bir devlet politikası vardı, gizli servisleri, gizli polisi, müthiş teşkilatlanmaları vardı. Fakat o, kendisine şeytanı sahte ilah edindiği için, şeytanın izinden giderek güçlü olacağını zannettiği için, şeytan onun devletini yıktırdı, onu perişan hale getirdi. Komünist diktatör Lenin, şeytanın emirlerini uygulayarak devletlere hükmeden güçlü bir lider görünümündeydi. Fakat sonunda delirerek, perişan olarak öldü. Saddam Hüseyin de şeytanın direktiflerini uygulayan bir masondu. Onun döneminde Irak ordusu, dünyanın en güçlü ordusuydu. Fakat ordu, yalnızca bir gün içinde çölün içinde kayboldu. Saddam’ın ise, dünyaya karşı yaptığı güç gösterisinin hemen ardından perişan halde hayatı son buldu. Bütün bu olanlar, yalnızca bir günde veya bir anda gerçekleşmiştir. Güçlü görünen her şeytan taraftarı, Allah’ın onlara şeytanı musallat etmesiyle bir anda yıkılıp çökmüşlerdir. Bu kişiler, şeytanın bir gücü olduğuna inanarak yanılmışlardır. TÜM GÜÇ YALNIZCA ALLAH’A AİTTİR. İşte bu sebeple yalnızca Allah’ın taraftarları galip gelecektir. Ve yine bu sebeple şeytanın ordusu, Peygamberlere karşı daima yenilgiye uğramıştır. Peygamberimiz Allah taraftarı olduğundan onu asla yenememişlerdir. Hz. Musa, dönemin güç sahibi ve aynı zamanda mason olan Firavun’a karşı gelmiştir, fakat Firavun, Allah taraftarı olan Hz. Musa’yı yenememiştir. Dikkat edilirse, büyük bir ihtişam içinde yaşamış olan Firavun, sonraki kavimlere ibret verici şekilde ölmüştür. Yine aynı şekilde Hz. Süleyman’da, masonik teşkilatlanmaların tamamına karşı galip gelmiştir. Allah taraftarları, tarihin hiçbir döneminde yenilmemişlerdir ve yenilmeyeceklerdir de. Allah’ı candan seven, büyük bir samimiyetle O’na yönelen herkes mutlaka deccal sistemine karşı galip olacaktır. Dünyaya hakim olmuş durumdaki deccali sistem, yani masonluk da şu anda şeytanın geçmişteki taraftarları ile aynı konumdadır. Deccal güçlü gibi görünmekte, fakat şeytanın taraftarı olduğundan, Rabbimiz’den büyük bir karşılık deccali beklemektedir. Allah’ın taraftarları olan Hz. Mehdi (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.), şeytana karşı mutlaka galip gelecektir. Deccali fikir sistemi, Allah’ın izniyle, tam anlamıyla çöküp yok olacaktır.



Bütün konular: 2323
Bütün postalar: 2386
Bütün kullanıcılar: 23
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
Bugün 261 ziyaretçi (441 klik) kişi burdaydı!

Copyright © 2012 Gizemliilimler.Blogspot.com | Gizemli İlimler | Tüm Hakları Saklıdır | İBRAHİM KARAMAN | Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol