İslam Kütüphanesi

Forum

=> Daha kayıt olmadın mı?



Forum - NEFSİN MERTEBELERİ

Burdasın:
Forum => Nefs Nedir => NEFSİN MERTEBELERİ

<-Geri

 1 

Devam->


aşkın gözyaşları
(şimdiye kadar 50 posta)
01.06.2012 16:11 (UTC)[alıntı yap]
Emr Alemi'nden rabbanî bir lâtife olan insanî nefs , sıfatlarına göre farklı isimler alır. Hayvanî nefsin tesirinden uzaklaştıkça sıfatı değişir, mertebesi de yükselir. Nihayet tamamen billurlaşıp Rabbi'ne vasıl olur.

İnsan, aşağıda ismi geçen mertebelerden sadece birinde olabilir. Üst mertebelere yükselebildiği gibi, geri de düşebilir. Bu mertebe ve isimleri sırasıyla görelim:

Nefs-i Emmâre: Kötü his ve huyları, çirkin vasıfları barındırır. Şehvet düşkünü hayvanî nefsin hükmü altında olmakla, hayvanların yoluna girmiştir. Kötü işleri güzel görür. Hesap ve ahiret derdi yoktur. Sadece keyfini düşünür.

Bu nefsin eserinden kibir benlik, hırs, şehvet, kıskançlık, cimrilik, kin, intikam, hiddet gibi huylar çıkar. Allah'ın düşmanıdır. Hadis-i kudside: “Nefsine düşmanlık et, çünkü o benim düşmanımdır.” buyrulmu ştur. Kur'an-ı Kerim'de Hz. Yusuf a.s.'ın diliyle: “Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefs, Rabbimin merhameti olmadıkça kötülüğü emreder.“ (Yusuf, 53) buyrulmaktadır .

Bu nefsin bütün huyları bir kişide toplanırsa, o kişi şeytanların mertebesine düşer. Nefs -i emmarenin sahibi, ya fasık , ya münafık ya da kâfirdir. İtikadı düzeltmek, samimi tevbe ve ter*biye ile tedavi olur. Tezkiye edilmezse, cehennem ateşiyle temizlenmesi kaçınılmazdır.

Nefs-i Levvâme: Kendini kınayan, kötüleyen, azarlayan nefstir . Nitekim Allahu Tealâ : “ Nefs -i Levvâme'ye (kendini kınayan nefse) yemin olsun ki” ( Kıyame , 2) buyur*muştur.

Bu nefs sahibi, günah işlediğinde pişman olup tevbe eder, kendisini kınar, yapmamak için karar verir. Fakat günah önüne gelince duramaz, yine içine düşer. Sonra pişman olur. İyilik ve kötülük arasında gider gelir.

Kendini beğenme, çekişme, gizli riya, makam ve şehvet tutkusu gibi nefs-i emmârenin bazı vasıfları bu mertebede de bulunur. Fakat nefs hakkı hak; batılı batıl görür. Yine bilir ki, bu sıfatlarla huzurdan uzaktır. Fakat onlardan kurtulamıyor.

Hali muhabbet, gidişi tarikat, mahalli Kalp'tir. Alemi Berzah Alemi'dir. Nefsiyle mücahedede sabit olursa Misal Alemi'dir. Uykuyla uyanıklık arasında –genellikle oturma halinde- Misal Alemi'n*den bir çok manalar temessül eder. Bu mertebede nefs ve şeytan birleşip vesveseyle kalbe saldırırlar. Tedavisi rabıta ve zikirdir.

Nefs-i Mülhime: Allahu Tealâ nefsin isyan ve itaatini vasıtasız ilham ettiği için bu makamda nefsin adı mülhime olmuştur. Nitekim Kur'an'da : “Sonra da o nefse isyan ve itaati ilham edene yemin ederim” (Şems, buyrulmuştur .

Nefs, tevbe, zikir, rabıta ve mücahedeyle günahların ağırlığından ve şehvet bağından kurtulunca, ilham ve feyiz almaya kabiliyet kazanır. Devamlı olarak kâmil mürşidden kalbine ilhamlar gelir. Bu mertebede hayvanî nefs tamamen ıslah olur. Haramdan kaçar, hayırlara koşar.

Alemi Ruhlar Alemi, mahalli Ruh'tur. Ruhunda ilâhi aşk ateşi parlamaya başlar. İlim, tevazu, yumuşaklık, kanaat, mert*lik, sabır, belaya tahammül gibi, güzel hasletler belirir. Visal rüzgarları esmeye başlar. Fakat şeytan ona açık ve bariz bir şekilde saldırmaya ba ş lar . Kendini ve amellerini beğendirir, insanları küçük ve değersiz gösterir, ümitsizliğe düşürür, Allah'ın azabına karşı ona emniyet hissi verir. Bu makamda mürşidin himmeti olmazsa tehlikeye düşebilir.

Nefs-i Mutmainne: Cenab -ı Mevlâ'nın “Ey tatmin olmuş Nefs” (Fecr , 27) hitabıyla ıstı*raptan kurtulup huzura eren nefstir . Her türlü şek ve şüpheden temizlenip rahatlamış, ayne'l - yakîne ve kâmil imana ulaşmıştır. Kötü huylardan tamamen pak olmuş, fenalıklara ar*zusu kalmamıştır. Seyri, Allah ile gerçekleşmiş (seyr-i meallah), velilik mertebesine ulaşmış*tır. Alemi, Muhammedî Hakikat, mahalli Sır'dır. Manevi tecellilerin mazharıdır . Sıfatları, te*vekkül, incelik, cömertlik, yumuşaklık, güler yüz, tatlı dil, kusurları bağışlama, hamd, şükür, müşahede, teslimiyet ve rızadır.

Nefs-i Râdiyye: İster bela, ister sefa, Allah'ın bütün fiillerinden razı olan, O'ndan başka her şeyi gözünden silip atan ve sadece Rabbi'nin rızasına nazarını diken nefstir . Bu nefse: “Razı olmuş ve razı olunmuş olarak Rabbine dön” ( Fecr , 2 kelâmıyla hitab edilmiştir. Seyri Allah'tadır ( Seyr -i fillâh ). Alemi Lâhut (Ruhanîler) Alemi; mahalli, Sırrın Sırrı'dır. Beşerî sıfatlardan büsbütün yok olmakla fenâya varmıştır. Fakat bu makama varanlar arif değil, velidirler. O yüzden başkasını irşad edemezler. Şeytan onların şeklinde başkalarının rüyalarına girip yoldan çıkarabilir.

Nefs-i Mardıyye: Allahu Tealâ'nın razı olduğu nefstir . Ariflerin makamıdır. Bekabillâh burada tahakkuk eder. Muhtaç olduğu ilimleri bütünüyle alıp, mana aleminden bu görünen madde alemine dönmüştür. Dış itibariyle diğer insanlardan ayırdedilmez . Fakat iç itibariyle bütün cisimleri altına çevirecek bir tılsım gibidir. Kendine lütfedilen marifet bilgi*sinden dünya halkına ikram eder. İlâhi bilgi dairesinin mahremidir. Onun müşahedesine ya*bancı bir diyar yoktur. Kendisine üfürülen ruh ile görür, bilir. Sesini uzaklardan işittirir. Mür*şidinden izin almak kaydıyla irşadı sahihtir. Bunların kıyafetinde şeytan başkasının rüyasına giremez. Seyri Allah'tan (Seyr-i anillâh )'dır. Alemi şu görünen maddi alem, mahalli Hafâ'dır .

Nefs-i Kâmile: Seçkin, saf, tertemiz nefstir . Allah'ın en seçkin dostları olan Gavs ve Kutupların makamıdır. Seyirleri Allah'ladır (Seyr-i billâh). Alemleri; kesrette (çoklukta) vahdet, vahdette kesrettir. Mahalleri Ahfâ'dır . Önceki bütün nefislerin güzel vasıflarını üzerinde toplamış*lardır. Her halleri ibadet ve zikirdir. Bir an Allah'tan gafil olmazlar. Onların mu*radı Allah'ın murad ettiği şeydir. Rızaları da öfkeleri de Mevlâ iledir. Allah için olan işleri yaparlar. Bunun için çevrenin ayıplaması ve çekiştirmesinden ürkmezler.

Cenab-ı Hak onlarla alemlere ikramda bulunur, belaları def eder. Saliklerin gönüllerinde onlar sayesinde haller zuhur eder. Allah'ın emirlerine riayet edenleri kendi öz çocuklarından çok severler. Ama herkese merhamet ve şefkatle bakarlar. İnsanların kusurlarına bakmazlar. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar.

Pak ve tertemiz yüzleri huzur ve aydınlık saçar. Onları görenler Allah'a yönelirler. Mübarek yüzlerine edeple bakmak bile ibadettir. İnce ve lâtif sözleri katıksız hikmet bilgisidir. Gayet ince, zarif, yumuşak ve alçak gönüllülükle telkinde bulunurlar. Sıradan bir nazarları dahi dünya ve içindekilerden üstündür.

Bu dünyada onların kapısında bulunmaktan daha büyük devlet ne olabilir? Onlar olmadan bunca sarp yollar nasıl aşılır?



Bütün konular: 2323
Bütün postalar: 2386
Bütün kullanıcılar: 23
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
Bugün 350 ziyaretçi (474 klik) kişi burdaydı!

Copyright © 2012 Gizemliilimler.Blogspot.com | Gizemli İlimler | Tüm Hakları Saklıdır | İBRAHİM KARAMAN | Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol