İslam Kütüphanesi

Çeşitli sual ve cevaplar 1

Çeşitli sual ve cevaplar
Bu yazıyı sesli olarak dinleyebilirsiniz
Ses dosyasını dinlemek için Flash Player gereklidir.
Sual: Peygamberlerin isimlerini ezbere bilmek şart mıdır?
CEVAP
Hayır, ezberlemek şart değildir. Ancak, Kur’an-ı kerimde bildirilenlerden biri söylenince, Mesela Nuh aleyhisselam veya Adem aleyhisselam, peygamber mi denince, Evet peygamber demek gerekir. Bazı âlimlere göre, bunları bilmemek günah olur. Ezbere bilmemenin mahzuru olmaz.


Sual: Hazret-i Eyyübün hastalığında yaralarının kurtlandığı doğru mudur?
CEVAP
Evet, doğrudur. Bazı kimseler, Peygamberlere böyle hastalık gelmez dedilerse de, Peygamberlerin yarasına kurt düşmez diye bir şey yoktur. Peygamberliğin yedi vasfı olduğu yukarıda bildirildi.

Yaralarının kurtlanması, peygamberlik sıfatlarına aykırı değildir. Eyyüb aleyhisselamın, yaralarının kurtlandığını büyük âlim Alâaddin-i Attar hazretleri de bildirmektedir. (S. Ebediyye)


Sual: Peygamber efendimiz doğduğu zaman, Kâbe’deki putlar yüzüstü yıkılıyor, Kisra’nın sarayı çöküyor, bin yıldan beri Mecusilerin yanan ateşi sönüyor. Bir de Save gölünün kuruduğu bildiriliyor. Save gölünün suçu ne idi de kurudu?
CEVAP
Cansız varlıkların ne suçu olur ki, yani suçu falan olduğundan değil, bu gölü halk mukaddes sayar, kuruyacağına asla ihtimal vermezlermiş. Çok tuzlu imiş, sağdan soldan su gelmiyor, su seviyesi hep aynı hiç eksilme olmuyormuş, derinliği beş metre yüzeyi 12,5 km imiş. Bu göl bir anda kuruyor. Bunun aksine, Şam tarafında bin yıldan beri suyu akmayan ve kurumuş olan Semave Nehrinin vâdisi de, o gece, su ile dolup taşarak akmaya başlıyor. Bu tür olaylar cansız varlıkların suçu falan olduğu için değil, onları mukaddes sayan insanları ikaz için, ibret almaları için ve daha başka hikmetler yüzünden ihsan ediliyor.


Sual: Peygamberimizin kabri ve sandukası diye dağıtılan resimler doğru mudur?
CEVAP
Hayır, doğru değildir. Peygamber efendimizin kabri, muhafaza için kapatılmıştır, fotoğrafının çekilmesi, mümkün değildir. Ancak dıştan, ziyaret edilen yerden fotoğrafı çekilebilmektedir. Resulullahın kabri, sandukası veya türbesinin içi diye gösterilen resimlerin hepsi uydurmadır. Hazret-i Mevlana’nın, Konya’daki kabrinin eski bir fotoğrafı, Peygamber efendimizin kabrinin resmi diye, art niyetli veya cahil kimseler tarafından dağıtılmaktadır.


Sual:
Resulullahın hanımları, müminlerin anneleri olduğuna göre, Hazret-i Ömer’in Resulullah ile evlenen kızı Hafsa validemiz, Hazret-i Ömer’in de annesi mi oluyor? Yoksa bu istisna mıdır?
CEVAP
Bizzat annesi olmakla annesi hükmünde olmak ayrı şeydir. Peygamber efendimizin bütün zevceleri, müminlerin annesi hükmündedir. Mesela anne ile evlenilmediği gibi Resulullahın dul kalan zevceleri ile de evlenmek müminlere haramdır. Hazret-i Hafsa validemiz, Hazret-i Ömer’in de annesi hükmündedir. Kızı olduğu halde, Hazret-i Ömer, Ona da anne gibi saygılı davranmak zorundaydı.


Sual: Hazret-i Yakub’un 12 oğlunun hepsi de mi peygamber idi?
CEVAP
Hayır, kitaplarda sadece Yusuf aleyhisselamın peygamber olduğu bildiriliyor.


Sual:
Nuh aleyhisselama ikinci baba denilmesinin sebebi nedir?
CEVAP
Nuh aleyhisselam zamanında Tufan olup, bütün dünyayı su kapladı. Yeryüzünde bulunan insanların ve hayvanların hepsi boğuldu. Fakat, Nuh aleyhisselam ile gemide bulunan müminler kurtuldu. Nuh aleyhisselam gemiye binerken, her hayvandan birer çift almış olduğundan, hayvanlar da, bunlardan üredi.

Nuh aleyhisselamın gemide üç oğlu vardı: Sam, Yafes ve Ham. Şimdi yer yüzünde bulunan insanlar, bu üçünün soyundandır. Bunun için, Nuh aleyhisselama ikinci baba denir.


Sual:
Hazret-i İsa ile Peygamber efendimiz arasında Peygamber gelmiş midir?
CEVAP
Hazret-i Âdem’den beri birçok Peygamber geldiği kitaplarda yazılıdır. Bunlardan bin senede bir gelene Resul denir. Her asırda en az bir Peygamber gelerek, Resullerin bildirdiği dinleri kuvvetlendirmişlerdir. Resullere tâbi olan bu Peygamberlere Nebi denir. Hazret-i İsa’dan sonra da nebiler gelmiştir. Mesela Hazret-i Yahya, İsa aleyhisselamla aynı senede doğmuştur. Hazret-i İsa’ya İncil inince, Hazret-i Yahya da Ona tâbi olup İncilin hükümlerini bildirmiştir. Hazret-i İsa’dan sonra da nebiler [Peygamberler] gelmiştir. Bunlardan üçünün hayatı, Türkiye Gazetesi’nin yayınlarından Peygamberler Tarihi Ansiklopedisi’nin 5. cildinde bildirilmiştir. Bunlar, Şemun, Circis ve Halid bin Sinandır. (Aleyhimüsselam)


Sual: Yeni Rehber Ansiklopedisi’nin c.10, s. 130 ‘da, (Benimle İsa arasında başka bir Peygamber yoktur) hadis-i şerifi yer alıyor. Yine c.8, s. 250’de, Halid bin Sinan’ın Peygamber olduğu, Hazret-i İsa ile Muhammed aleyhisselam arasında geldiği ifade ediliyor. Bu ifadelerde bir tenakuz yok mu?
CEVAP
Tenakuz yoktur. Çünkü hadis-i şerifte, Hazret-i İsa'dan sonra kitap getiren resul yoktur buyuruluyor. Yoksa son resul ve son nebi olan Muhammed aleyhisselama kadar çok nebi gelmiştir. Hazret-i Âdem'den beri 124 bin kadar nebi geldiği bildirilmiştir. Yahya aleyhisselam da, her ne kadar Hazret-i İsa ile aynı devirde Peygamberlik yapmış ise de, Hazret-i İsa ile Muhammed aleyhisselam arasında yaşamış bir nebidir. Çünkü İsa aleyhisselam göğe kaldırıldıktan sonra da Peygamberlik yaptı. Hazret-i İsa'nın göğe kaldırıldığından bir buçuk sene sonra şehid edildi. Demek ki Halid bin Sinan bir nebidir.


Sual: Hazret-i İsa resul olarak gelince, Hazret-i Musa’nın dini ile amel etmek caiz mi idi?
CEVAP
Hazret-i Âdem’den beri, her bin senede bir Resul gelirdi. Her yüz senede bir veya birkaç Nebi denilen Peygamber gelirdi. Resul ve Nebi olan bütün Peygamberler, hep aynı esaslara iman edilmesini istemişlerdir. Yani Hazret-i Âdemin bildirdiği iman ile, Peygamber efendimizin bildirdiği iman aynı idi. İmanda değişiklik olmaz. Amele ait hükümlerde zamanla değişiklikler oldu. Önceleri haram olan bir şey, sonra helal, önce helal olan bir şey sonra haram olmuştur.

Bir Resul gelince, bunun geldiğini duyanların, artık önceki Resulün bildirdikleri ile amel etmeleri caiz olmaz. Mesela Hazret-i İsa gelince, bunu işitenlerin artık Hazret-i Musa’nın getirdiği hükümlerle amel etmeleri caiz değildi. Ancak başka bir beldede bulunup da Hazret-i İsa’nın geldiğini işitmemiş olanlar, bundan müstesnadır. Onların yine Hazret-i Musa’nın dini ile amel etmeleri gerekirdi.

Eğer bir mürsel Peygamberin getirdiği din zamanla tahrif olmuş, değişmişse, ona da uyulmaz. Ondan önce gelmiş, tahrif olmamış din ile amel edilir.

Hazret-i İsa gelmeden önce, Hazret-i Musa’nın dini tahrif olmuştu. Hazret-i Üzeyre Allah’ın oğlu deniyordu. Hazret-i İsa’nın gelişinden kısa bir müddet sonra da, Isevilik tahrif olmuş, hak olarak hiçbir yerde kalmamıştı. Hazret-i İsa’ya "tanrı" veya "tanrının oğlu" deniyordu.

Akl-ı selim sahipleri, tahrif olmuş bu dinlere uymadılar. Daha önce gelen ve bozulmamış olan Hazret-i İbrahim’in dinine tâbi oldular. Peygamber efendimizin mübarek ana babası ve Mekke’deki birçok kimse, bu sebeple Hazret-i İbrahim’in dini ile amel etmişlerdir.
 
Bugün 120 ziyaretçi (213 klik) kişi burdaydı!

Copyright © 2012 Gizemliilimler.Blogspot.com | Gizemli İlimler | Tüm Hakları Saklıdır | İBRAHİM KARAMAN | Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol